İnsanlığa ilk erdemini öğreten öğretmenden günümüze kadar eğitim ışığını ve öğretmenlik şuurunu yüreğinde taşıyan, gönlü vatan sevdasıyla dolu tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.

Başta, görevi başında iken şehit olmuş öğretmenlerimiz, vatana, millete ve demokrasiye gövdesini siper etmişken şehit olan öğretmenlerimiz olmak üzere, yıllarca bu milletin çocuklarını yetiştirdikten sonra Hâk’ka yürümüş tüm öğretmenlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Ruhları şâd olsun.

Öğretmen bir meşaledir.  24 Kasım Öğretmenler Günü ise sadece bir semboldür. Bilimin, eğitim ve ahlakın, öğrencinin, harfin, hecenin, anlam ve anlatımın, öğüt ve kılavuzun sembolüdür. 24 Kasımları aydınlatan ve yine 24 Kasımlara sahip olduğu anlamları kazandıran ve aydınlatan bu meşaledir.

Öğretmenlik mesleği, her şeyden önce bir ideal, gaye ve adanmışlık mesleğidir. Toprak altına atılan bir tohumun, onlarca tohum verebilmesi için kendisini feda etmesi gibi, hayatını bu anlamlı ve şerefli meslek uğruna adayandır öğretmen.

Bilgeliğin, gelecek nesillere ufuklar açmanın, toplumları karanlıktan aydınlığa çıkarmanın, değişimin, çağdaşlığın, güvenin, başarının, hoşgörünün, dayanışmanın, sevmenin, saymanın, hayatı fark etmenin, kendini gerçekleştirmenin, bir şeyler beklemeden hep vermenin, beni düşünen var mı acaba diye öğrencisini rüyasında görecek kadar düşünmenin, bir harf, bir sayı öğrenildiğini görünce sevinçten uçmanın, öğrencisini iyi yerlerde görünce kıskanmamanın ve onunla gurur duymanın, kısaca öğrenmenin, öğretmenin; geçmişin geleceğin imzasıdır öğretmen.

Anne, baba, hemşire, sırdaş, arkadaş ve daha birçoğu…  Her gün öğretmenlerimiz bu rollere bürünmekte. Öğrencilerin uçsuz bucaksız dünyalarına girip onlara her zaman yeni bir bakış açısı kazandırmakta. Karşılaştıkları öğrencilerin yüzleri; güven verici, korkak, ilgisiz ya da hevesli olabiliyor ama inançlı bir öğretmen öğrencilerinin gözlerine baktığında, onların her şeyi yapabileceklerinin mümkün olduğunu görür. Öyle ki öğretmenin gördüklerini henüz öğrencisi dahi farkında değildir. Öğretmenler bize her gün bu tutkuyu günlük yaşantımıza nasıl dönüştürebileceğimizi gösterir. Her öğrenciye, güzel bir gelecek için sorumluluklar verir. Çünkü bu süreç her zaman doğru cevaplara sahip olmak değil, doğru soruları sorabilmekten geçer.

Okulda ders işlenirken zil çalabilir ama öğretmen, öğrencilere motivasyon sağlama, ilham verme konusunda hiç durmaz. Her zaman öğrencilere daha iyisini vermeye çalışır. Öğrencilerinde merak duygusunu ortaya çıkarmak için mücadele eder. Sadece sıkı bir çalışma ile her şeyin mümkün olabileceğini gösterir. Onlara esin kaynağı olur ve onların hayatlarını değiştirir. Hedeflerini ve hayallerini şekillendirir. Onlara güven ve umut aşılar. Bu güne kadar bize kattıkları için öğretmenlerimize teşekkür edelim. Bugün bir öğretmeninize teşekkür etmek için kendinize bir fırsat tanıyın.

Yüzyıllardır bu topraklarda kadim devletler kurup huzur ve güven içerisinde birlikte yaşamışsak, bunu asıl mimarları sevgi dilini kullanan, gençlerin ufuklarını açan, hoşgörü ve birlikte yaşama duygusunu onlara aşılayan değerli öğretmenlerimizdir.

Bir memleketin kurtuluşu yalnızca düşmandan arındırılması ile değil, memleketin ilim irfan yönünden gelişmesi ile mümkün olur.  Bu sebeple kültür, sanat, bilim, teknoloji ve ekonomik alanlarda kalkınmış ve ilerlemiş olmak hiç kuşku yok ki eğitim ve öğretim sorunlarını çözmüş toplumlar olmakla mümkün olacaktır.  Ulu Önder Atatürk bir konuşmasında: “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır” demektedir. Bu yüzdendir ki Öğretmenler, insanları eğiten, onlara sorumluluk duygusunu aşılayan, iyiyi doğruyu, güzeli ve faydalı olanı öğreten, ülkemizin geleceği ve teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin kişilik olgusunun istenilen yönde gelişimine katkıda bulunan fedakâr insanlardır. Öğretmenlerimiz üstlendikleri bu görevlerini her zaman en iyi şekilde yerine getirmişler, Başöğretmen Atatürk’e ve yüce milletimize layık olacak bir düstur içerisinde görevlerini yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler.

Ancak yine de; bugün insanlığın yüksek diplomalı nesillere ihtiyacı olduğu kadar, iyi eğitilmiş, yüksek ahlak sahibi, vatanına, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan nesillere de ihtiyacı var.

Nitekim; büyük badireler atlatarak alnımızın akıyla çıktığımız, yedi düvele bir kez daha namerde pabuç bırakmayacağımızı haykırdığımız 15 Temmuz süreci gösterdi ki; geleceğimizi, gençliğimizi, vatanın selametini herkese değil; yüreği vatan millet aşkıyla dolu olan, fikri hür, vicdanı hür öğretmenlerimize teslim etmeliyiz. Aksi halde milletin dişinden tırnağından artırdığı her kuruşla yetişen haşhaşiler 15 Temmuz Demokrasi Mücadelesinde olduğu gibi bu kutsal millete kurşun sıkabilirler.

Ama ümitvar olalım. Nitekim o karanlık gecede vatan hainlerinin hesaplarını bozan vatan evlatları, vatan için, demokrasi için göğsünü bombalara, vücudunu tanklara toplara, uçaklara siper eden civanmert yiğitlerimiz, demokrasi nöbetlerinde dünyaya yıkılmayacağımızı haykıran vatanın yılmaz bekçisi kutsal bir milletimiz var.

Ümitvar olunuz; eğitim ordusu olarak vatan hakkı için, millet hakkı için, bayrak hakkı için şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da vatan neferleri yetiştirmeye devam edeceğiz.